
Darwinizm, yalan üstüne kurulmuş, baştan çöküntüye uğramış bir teoridir. Zaman içinde taraftar toplamış olsa da, tüm yalanlar, tüm sahtekarlıklar gibi Darwinizm safsatası da uzun zaman gizli kalmamıştır. Yüzyılımız, evrim teorisi safsatasının tüm dünya tarafından anlaşıldığı yüzyıl olmuştur. Darwin döneminden beri, sayısız iddiayla ortaya çıkan evrimcilerin, iddialarını destekleyecek yalnızca bir tane delil getirmesi beklenmiştir. Bu delil ortaya çıkmamıştır ve hala beklenmektedir. Darwinistlere, çok uzun zamandır, eğer varsa “tek bir tane” ara fosil kalıntısı sergilemeleri çağrısı yapılmaktadır. Ama bu bir türlü gerçekleşmemektedir. Kuşkusuz gerçekleşmesi de mümkün değildir. Çünkü evrim teorisine kanıt oluşturması gereken “tek bir tane bile” ara fosil kalıntısı bulunmamaktadır. Darwin’in, “Eğer gerçekten türler öbür türlerden yavaş gelişmelerle türemişse, neden sayısız ara geçiş formuna rastlamıyoruz?” sözünü söylerken bahsettiği çaresizlik, günümüz evrimcileri için de aynı şekilde geçerlidir.
Darwinistlerin teorilerini dayandırabilecekleri tek bir “ilim kalıntısı” bulunmamaktadır. Çünkü Darwinizm’in iddiası çürüktür, son derece yüzeysel bir mantığa dayanır. Akıl ve bilim dışı formülü ise şudur: Çamur + zaman + kör tesadüfler = medeniyet. Darwinistlere göre bu formül var olduğu sürece, gezegenler, güneşler, uçsuz bucaksız evren, hayvanlar, fotosentez yapan bitkiler, dağlar, denizler, atmosfer, mikroorganizmalar, ağaçlar, kelebekler, balinalar, çiçekler, profesörler, cerrahlar, biyologlar, teknoloji, gökdelenler, uçaklar, uydular; projeler çizen, hesaplar yapan, bir uzay roketini inşa etmek için matematiği kullanan, sevgi duyan, fedakarlık yapan insan; İstanbul, Londra, New York gibi şehirler ve buralardaki medeniyet kolaylıkla oluşacaktır. Etrafta biraz çamur birikintisinin olması, tesadüfi, kontrolsüz, rastgele olayların gerçekleşmesi ve yeterince zaman geçmesi yeterlidir. Ne kadar bilimsel kelimelerle süslü olursa olsun, ne kadar kimya formülü gösterisi yapılırsa yapılsın, bu inanışın bir mantık zafiyeti olduğu açıktır. Hiçbir eğitimi olmayan, okuma yazma bilmeyen bir insan, hatta okul çağına henüz gelmemiş bir çocuk bile bu iddiayı komik bulacaktır. Ne var ki tüm evrimci kaynaklarda aslında anlatılmak istenen tam olarak budur.
Darwinizm’i yıkan gerçekler ve kesin bilimsel deliller karşısında yapılacak en doğru şey, son dönemlerde insanların büyük bir çoğunluğunun yaptığı şeyi yapmak ve Darwinizm’in bir aldatmaca olduğunu kabul etmektir. İnsanların büyük bir kısmı, farkına vardıkları bu önemli gerçeğe karşı kayıtsız kalmamışlar, yıllarca savundukları Darwinizm iddiasının geçersizliğini kabullenmekte tereddüt etmemişlerdir.
“Örneğin, 1980’lerin başında Türkiye’de evrime inanmayanların sayısı %30-40 civarındayken, 2006’da yapılan uluslararası bir anket, halkımızın %75’inin evrime inanmadığını ortaya koymuştur. Son olarak Türkiye Ekonomik ve Sosyal Etüdler Vakfı (TESEV)’in yaptığı bir kamuoyu araştırmasına göre, haklımızın %87.4’ü “İnsanı Allah’ın yarattığına” inanmaktadır.”
Elbette en doğrusu da budur, çünkü bir insanın yıllar boyunca bir yanlışa inanması, yaşamının geri kalan kısmında da, yanlış olduğunu bile bile buna inanmakta ısrar etmesini gerektirmez. Aklını kullanan, doğruyu görebilen ve “düşünen” bir insan için yanlışta ısrar etmek ve aldatıldığını bile bile buna inanmayı sürdürmek kuşkusuz ki mantıksızdır.
İnsanın yalnızca etrafındaki birkaç şey üzerinde düşünmesi bile bunu anlaması için yeterli olacaktır. Düşünen bir insan, Darwinizm’in, canlılığın kökenine akılcı, mantıklı ve bilimsel bir cevap veremediğini tüm açıklığıyla görecektir.
Bir yanıt bırakın