Abiyogenez Çıkmazı

Paylaşım

Abiyogenez teorisi, cansız maddelerin tesadüfen bir araya gelerek canlı bir organizma oluşturacağını ileri sürüyordu. Herhangi bir bilimsel kaynağa dayanmayan ve bugün evrimcilerin terk etmek zorunda kaldıkları bu teori, biyolojinin çok geri olduğu 16. ve 17. yüzyılda bilimsel bir gerçek sanılıyordu.

Bilimin gelişmediği daha önceki dönemlerde ise Aristo  yaprak bitlerinin bitkilerin üstüne sinen nemden, pirelerin kokuşmuş maddelerden, farelerin kirli tahıldan, timsahların suyun derinliklerindeki çürümüş ağaç kütüklerinden meydana geldiklerini savunuyordu.( 17. yüzyılda bu iddialar sorgulanmaya başlanmıştı.)

Akşemseddin (1389-1459) Maddet’ül-Hayat’ta geçen “Hastalıkların insanlarda teker teker peyda olduğunu zannetmek yanlıştır. Hastalıklar insandan insana gözle görülmeyecek kadar küçük tohumlar vasıtasıyla geçer” cümlesi ile ilk mikrop teorilerinden birini ortaya atmıştır. Daha sonra 1546’da fizikçi Girolamo Fracastoro salgın hastalıkların canlı olmayabilecek çok küçük, görünmez parçacıklardan ve sporlardan kaynaklanabileceğini kuramsallaştırdı, ancak bu görüş yaygın kabul görmedi. Daha sonra Robert Hooke 1665’te bir mikroorganizmanın ilk çizimlerini yayımladı. Kendisi aynı zamanda mantar örneklerini gözlemlerken keşfettiği hücreyi adlandırmış olmasıyla kayda geçmiştir.

1676’da Anton van Leeuwenhoek mikroorganizmaları keşfetti; yaptığı çizimlere göre bunların protozoa ve bakteriler olduğu düşünülmektedir. Bu mikroskobik dünyaya olan ilgiyi ateşledi.1

İlk adım 1668’de bir et parçasına sineklerin yumurtalarını bırakması engellendiğinde larvaların oluşamadığının kanıtlamasıyla İtalyan Francesco Redi tarafından atıldı. Redi, deneyinde ilk başta ağzı açık kavanozların içine et parçaları koydu. Daha sonra bir süre beklediğinde et parçalarının üzerinde larvaların oluştuğunu gördü. Daha sonra sekiz kavanozun içine et koydu ve dördünün ağzını kapattı ve diğer dördünü açık bırakarak bir deney yaptı. Deneyin sonucunda sadece ağzı açık olan kavanozların yani sineklerin yumurtalarını bırakabileceği kavanozların içinde kurtçukların oluştuğunu gördü. Redi’nin karşıtları yani abiyogenezi savunanlar ise dört kavanozun hava almadığı için larvaların oluşmadığını savundular. Redi, bunun üzerine o dört kavanozun ağzını sadece hava alabilecek kadar küçük gözenekleri bulunan bezlerle kapatıp deneyi tekrarladı ve yine larvaların oluşmadığını gözlemledi. (2) Redi’nin bu deneyi biyogenez’i (hayat ancak hayattan gelir”) görüşünün doğruluğunu gösterdi.

 17. yüzyıldan günümüze en azından bütün yüksek ve gözle görülür organizmalarda, daha önceki kendiliğinden oluş kanaatinin yanlış olduğu açık bir şekilde gösterilmiştir.

1768’de Lazzaro Spallanzani mikropların havadan geldiklerini ve kaynatılarak öldürülebileceklerini kanıtladı. Ancak 1861’de Louis Pasteur hücre kuramını destekleyen dikkatlice planlanmış deneylerle bakteri ve mantarlar gibi organizmaların besleyici ortamlarda canlı olmayan maddelerden kendiliğinden üreyemeyeceğini kanıtladı.

Ünlü bilim insanı Pasteur, kaynatılmış maya mantarı ve şeker içren sıvıları üzeri açık bir kaba koyup beklediğinde mikroorganizmaların ürediğini gözlemledi. Aynı deneyi bir kapalı bir ortamda yapan Pasteur ortamda herhangi bir mikroorganizmanın üremediği fark etti. Pasteur bu bilgilerden yola çıkarak mikroorganizmaların havadaki mevcut canlı ve sporlarla ürediğini tespit etti.

Böylece Darwin’in Türlerin Kökeni adlı kitabını yazdığı dönemde, bakterilerin cansız maddelerden oluşabildikleri inancı bilim dünyasında yaygın bir kabul görüyorken, Darwin’in kitabının yayınlanmasından beş yıl sonra, ünlü Fransız biyolog Louis Pasteur, evrime temel oluşturan bu inancı “hayat ancak hayattan gelir” görüşü ile (biyogenez) kesin olarak çürütmüş oldu.

Evrim teorisinin savunucuları, Pasteur’ün bu bulgularına karşı uzun süre direndiler. Ancak gelişen bilim, canlı hücresinin son derece kompleks yapısını ortaya çıkardıkça, evrim teorisi; paleontoloji, genetik, mikrobiyoloji, biyokimya, biyofizik gibi bilim dalları tarafından çürütüldü. Bu bilim dalları tarafından 150 yıldır ortaya konan sayısız bulgu, evrimin hiçbir zaman gerçekleşmediğini çok açık ve kesin olarak gösterdi.

1-Dobell, C.(1960) “Antony Van Leuwenhoenk and hiss little animals “New York (EUA)

2-Alexander Peter (1986), Biology, Silver Burdett